Küçükken dünyayı doğduğum şehir olan Zonguldak'tan ibaret sanırdım.
Çarşıya indiğimizde kalabalıkta kaybolmamak için babamın elini
sımsıkı tutardım. Sonra biz büyüdük dünya küçüldü. Herkes dünyanın çeşitli
yerlerine savruldu. Zonguldak çocukluğumun gençliğimin geçtiği şehir. Birçok
ilki yaşadığım sevinçlerimin, hüzünlerimin şehri.
Annemi ve babamı kaybettikten sonra evimiz de
satıldı.Baba ocağın satılması çok farklı bir duygu. Annemin-babamın gençliği, o
evdeki sesleri kulağımda. Okuldan gelirken apartmandaki sevdiğim bir yemek
kokusunun bizim daireden geldiğini ummak. Çok farklı duygular içindeyim.
Zonguldak küçücük yaşta insana ölümü
kanıksatan şehir. İlkokul yıllarında grizu patlaması sonucu maden
ocağının önüne çıkarılmış cesetler. Başında feryat eden anne, baba, eş ve çocuklar...
bizim çok sık gördüğümüz manzaralardı.
Bu gün kendimi köklerinden koparılmış bir
bitki gibi hissediyorum.Yersiz, yurtsuz, vatansız. ELVEDA HÜZÜNLER ŞEHRİ....
P.